6 Aralık 2008 Cumartesi

Yeniden burdayım

Uzun zamandır yazmıyorum gerçekten artık yazmayı unuttum diyebilirim. Bu arada blog dünyasında yokluğum eminim hissedilmiştir diye düşünüyorum:) Yokluğumu hissedip de bana hissettirmeyen herkese teşekkürü bir borç biliyorum:) Bu güzel dağ çiçeğini de blogumuzun ziyaretçilerine sunuyorum.




Bu geçen zamanda Efe'nin çok güzel fotoğraflarını çektim ama data kablosunu bulamadığım için aktarmam mümkün olmadı. Ben de Ankara'ya dönüş yolunda -2 ay kadar önce- çekilen bu fotolarla şimdilik bir açılış yapayım dedim. Devamı gelecek...



Bu arada geçen hafta oğluşum rota denen sinsi virüs nedeniyle 2-3 gün süren bir rahatsızlık yaşadı ama şimdi çok şükür ki iyi. Bu arada dişleri son sürat çıkmaya devam ettikçe o da dişlerini bizi ısırarak kaşımaya başladı. Umarım bu davranışını alışkanlık haline getirmeden bırakır. En kısa sürede görüşmek üzere...

20 Eylül 2008 Cumartesi

1/4000

11 ay 3 hafta 4 günlük oğlumun 4000'i aşkın fotoğrafı arasından bloga koyacak sadece 1 tane bulabildim:)

Aferim bana.

10 Ağustos 2008 Pazar

Uzun zaman sonra

Çok uzun zaman oldu gerçekten. Blog artık günlük değil de aylık oldu benim için, hani nerdeyse yıllık olma yolunda:) Hızla büyüyen oğluma yetişmeye çalışıp, arda kalan enerjimi de -tabi kalırsa- işime, ev işlerine ve kendime ayırmaya çalışırken zaman o kadar hızlı geçiyor ki... Umarım bu en uzun ara olur. Artık geri döndüm. İşe başlamanın şokunu yeni yeni atlatıyorum galiba. Tabii ki bir çoğunuz beni çok iyi anlıyordur. Şu aralar en çok istediğim şey uyumak uyumak ve bişeyler atıştırıp yeniden deliksiz uyumak. Geceleri hiç uyanmadan uyuyan oğlum aniden bastıran dişlerinin etkisiyle olsa gerek her gece 4-5 kere uyanır oldu. Dişleri de sekize tamamladık bu arada. Yeni fotoğrafları daha sonra yayınlayacağım, çünkü data aktarımı için gereken kabloyu bulamadım:)
Oğlum artık bebeklikten çıkıyor :( Bu biraz üzücü. Daha bebek haline doyamadan hemen büyüdü sanki. Günden güne onun büyümesi benim de büyümem belki de yaşlanmam anlamına geliyor. Asıl üzücü olan bu mu acaba?
Bu arada Açalya'ya özenmiş olsam gerek, Dante'nin saçlarını kendisinin kestiğini yazmıştı, ben de 2 ay önce oğlumun saçlarını kendim kesmiştim. Yine uzadılar, bu hafta sonu yine traş edeyim benim minik aslanı. Fotoğraflarını öncesi ve sonrası olarak yayınlarım. Bakalım berberliğimi nasıl bulacaksınız.
Kısa bir süre sonra görüşmek umuduyla.

1 Temmuz 2008 Salı

Sobe ve ayın aktivitesi

Sevgili beyzanınannesi sobelemiş, seve seve kabul ediyorum.

Efeciğimi severken kullandığım kelimeler neler?Şimdi neler var bir düşüneyim en çok annesinin ballısı, minik kedim, boncuk gözlüm, mis kedim, iki dişlim, üç dişlim, dört dişlim, annesinin ballısı, annesinin tontonu, annesinin kuzusu ilk aklıma gelenler.

Ayın aktivitesi yine bizim için düşünülmüş sanki. Uzun zamandır sabahları oğluşumun minik yüzünü yıkadıktan sonra aynaya bakmasını sağlayarak saçlarını fırçalarım. Bu esnada aynaya bak oğlum, aferin oğluma, aynaya da bakarmış aman da ne tatlıymış gibi sözlerle oynaşırız. Bu sayede aynanın ne olduğunu uzun zamandır biliyor. Bir mağazada, başka bir evde, bir alışveriş merkezinde duvarda büyük bir ayna varsa, aynaya bak oğlum diye dersem sağa sola bakınarak aynayı bulur. 9 ay 1 hafta 3 günlük minik erkek ve annesinden aktiviteye katılım da bu kadar olur:)

Ben de eğer kabul ederlerse damlasakızlıkurabiyem ve Acalya 'yı sobeliyorum. Bebişlerinizi severken en sık kullandığınız kelimeler neler?

Yeni resimler vakitsizlikten sonraya kaldı.

22 Haziran 2008 Pazar

21 Haziran 2008 Cumartesi


20 Haziran 2008 Cuma

Büyüyorum,Eğleniyorum, Öğreniyorum...

Çok uzun bir aradan sonra herkese merhaba.
Epeydir bakıyorum ama anlatamıyorum vaziyetinde diğer blogları geziyor ama bir türlü fırsat bulup kendi blogumu güncelleyemiyordum. En nihayet işyerinden girmek nasip oldu da ben de bir iki satırla etkinliğe katılmaya karar verdim.
Etkinlik bizim için kolay olacak çünkü bizimki halihazırda yapılmış bir etkinlik. Şöyle ki doktorumuz 6. aydan itibaren kullanmamız için tadı ve kokusu çok kötü olan bir demir damlası önermişti. Efe'nin ağzına 1-2 damla damlatınca tadını aldıktan sonra almak istemiyordu. Ben de bazen portakal suyunun içine damlatıp veriyorum bazen de boş bir anını kollayıp kaşığa damlatarak hepsini bir seferde içiriyorum.Tabi ki yine zorla içiyor. Damlayı meyve suyuna karıştırdığım için artık içeceği şeyi önce görüyor sonra kokluyor, dudağına değen kısımdan biraz yalıyor eğer saf! olduğuna karar verirse içiyor.

Yani bizim ektinliğimiz anneme karşı temkinliyim; kokluyorum ondan sonra içiyorum etkinliği.

Not: Yeni resimler akşama kaldı.

8 Mayıs 2008 Perşembe

Efe'nin son halleri

İşe başladığımı söylemiştim değil mi? İşe başlamamla birlikte malesef uyumak benim için lüks haline geldi. Ne bloga yazı yazabiliyorum ne de diğer blogları takip edebiliyorum. 4 haftadır benim için gün saat 6 da başlayıp geceyarısından sonra bitiyor. Bu güne kadar sabaha dek aralıksız uyuyan oğlum da gece en az!!! 3 kere uyanmaya başladı. Yani işe başlamak bize hiç iyi gelmedi:(

Efecik şimdi uyudu ben de bunu fırsat bilerek oturdum bilgisayarın başına. Uzun zamandır yayınlamayı düşündüğüm fotoğrafları bunlar. Efe uyanmadan çabuk çabuk bir iki resim koyup, birkaç blog gezeyim:)


Babasının izinde: Coca-Cola içen Efe


Annesiyle marketin altını üstüne getiren Efe

Televizyonun karşısında gerim gerim gerinerek oturan Efe

Sabahları annesiyle arka koltukta bakışan, gülüşen şaşkın Efe

Her sabah uykusundan uyandırılarak babaanne ve dedesine götürülen uykulu Efe


2 Mayıs 2008 Cuma

Büyüyorum, Eğleniyorum, Öğreniyorum: SU

7 ay 6 günlük oğluşuma Montessori eğitimi kapsamında 'SU' aktivitesi yaptırdım. Banyo yaptırdım demek daha doğru olur ama her zaman küvete file takarak yaptırdığım banyosunu bu kez direkt olarak suyun içinde yaptırdığım için farklı oldu. Bizimkisi hem aktivite hem banyo hem de yüzme dersi gibi bişey oldu aslında. Aktivitemiz Efe'nin su dolu plastik banyo küvetinde ayak çırpması, kafası hariç tüm tüm vücudunu suya sokup suda ileri geri kayması, banyo termometresini sudan alıp ağzına sokması, suya şap şap vurması ve suyun içindeyken ayaklarını ağzına götürmeye çalışması, sudan çıktığında halen elinde olan banyo termometresini banyonun zeminine atıp kırması şeklinde gelişti. Bilmem Montessori eğitimine uygun oldu mu ama işte bizden bu kadar. Umarım oğluşumun suyla arası ömür boyu iyi olur.

27 Nisan 2008 Pazar

Memleket manzaraları ve yol fotoğrafları

Efe'yle başbaşa geçen güzel günler sona erdi. En sonunda ve de malesef hafta başında işe başladım. Bu hafta tamamen koşuşturmayla geçti. sanırım bundan sonraki haftalarımızn hepsi koşuşturmayla geçecek.
İşe başlamadan önceki hafta seyahetteydik. İşe başlamadan, eldeki son fırsatı değerlendirerek çıkılmış bir seyahatti.

Bunlar Efe'nin annesinin yani benim memleketim olan Karadeniz'de ve yolda verdiğimiz molalarda çektiğim fotoğraflardan birkaçı.






Efe ek gıdalara geçti demiştim ya geçemedi:) Sebze püresi ve çorbası, tarhana, yoğurt-yayla çorbası denediği ve sevmediği tatların başında geliyor. Sevdiği ne var derseniz cicibebe, kendi yaptığım peynir, bazen elma, ıhlamur ve pekmezden oluşan kahvaltısı ile elma, armut, muz gibi meyvelerin püresi ve yoğurt derdim. Evet derdim diyorum çünkü dün akşam yoğurdunu, bu sabah kahvaltısını, öğleden sonra da meyvesini yemedi. Bakalım ne olacak bunun sonu:)

Sanırım üst dişleri zorluyor minik tavşanı. İnşallah seveceği bir mama yapmayı başarırım:)

8 Nisan 2008 Salı

Havadan, sudan ve yiyeceklerden.



İşe başlamama çok az bir zaman kaldı malesef. Efe ek gıdalara geçiş yaptı. Şimdilik sadece 1-2 kaşık ile tadına bakıyor ama 2 hafta - 2 haftadan da az aslında 13 gün- sonra gerçek birer öğün olarak bunları alacak. Bugün ilk kez su içti. Bu güne kadar aldığı tatlar; anne sütü, mama (hastanede 2 günlükken vermişlerdi), rezene çayı, yumurta sarısı, elma, muz, armut, portakal, mandalina, çilek, -bu üçünü sadece diline sürdüm tadını alsın diye çünkü çocuklara alerji yapabiliyormuş- yoğurt, tarhana çorbası (kustu daha sonra ben tadına baktım ve oğluma hak verdim, tuzsuz, salçasız, baharatsız kısacası berbattı.), havuç, patates, ıspanak, bebe bisküvisi, su. sanırım hepsi bu kadar. Bir çok kişi ek gıdaya daha erken geçmiştir sanırım ama bizim doktorumuz 6 aydan önce suya bile gerek yok dedi. Gerçi ben 6 ayı dolmadan 1 hafta kadar önce yoğurt verdim ama onun dışında bişey vermedik. Bu hafta sonu hem aşı hem muayene için doktoruna gittik. Ben tam ek gıda ile ilgili bilgi alırken elinde iki şırınga hop hemşire geldi ve aşıları yaptı. Tabi Efecikle ilgilenirken doktora dikkatimi veremedim. Bu yüzden de ek gıdalara geçiş ve örnek menüyü doktor kendisi yazdı ama ne yazmak.Tam doktor yazısı, çözene kadar 1 saat uğraştım desem yalan olmaz. Sonuçta herkesin bebeğine yedirdiği şeyler. Kahvaltı için yumurta sarısı ile dönüşümlü olarak beyaz peynir içine ballı-tahıllı hazır mama veya cicibebe kullanabileceğimi söyledi. 1 yaşından önce bal da yasak bildiğim kadarıyla ama bu dokunmuyormuş. Öyle dedi işte ama ben vermem, kendi bildiğimi yaparım. Yulaf unundan yapılıyormuş bebek mamaları, undan kendim yaparım
Unutmadan doktoru suyu da kaynatmayın dedi ama kusura bakmasın ben kaynamış su vericem 2-3 ay:)
Bu arada evde bol bol film seyrediyoruz. Ama babamıza söylemiyoruz, çünkü içinde birlikte izlemeyi düşündüğümüz filmler de var. Az sonra bir tane daha seyredicez:) Aramızda kalsın.

1 Nisan 2008 Salı

Bahadır Efeciğimin yoğurt sefası









Bu resimler Yasemin teyzem için.


27 Mart 2008 Perşembe

Bahar havasını değerlendirdik.

Daha güzel fotoğraflar çekmek isterdim ama makinayı almayı unuttum o yüzden sadece cep telefonunun kamerasıyla çekilen bu fotoğraflar var . İnşallah havalar iyi giderse bol bol gezer, bol bol da fotoğraf çekerim.
Önce mis gibi bahar havasını aldım...



Sonra da göbüşü kaşıya kaşıya uyudum:)

26 Mart 2008 Çarşamba

6 ay önce bugün

6 ay önce bugün Bahadır Efe'ciğimiz dünyaya geldi.



25 Mart 2008 Salı

Gözlüklerim yakışmış mı?

Hafta sonu gözlükçüye gittik. Anneme ve babama gözlük aldık. Gitmişken ben de bişeyler denedim. En sonunda benimde bir gözlüğüm oldu. Yakışmış mı?

Dur düşme yaaaa:)
Bu arada 2. dişimizin ilkiden tam bir hafta sonra çıktığını söylemiş miydim?

Bu kez tavşancık oldum.


21 Mart 2008 Cuma

Minik farecik

Salonda oturuyorum, yatak odasından bir tıkırtı geldi.Bir de ne göreyim bir farecik yatağın üstünde geziniyor.Beni görünce şaşırdı, saklanmaya çalıştı ama sonra anladı kaçamayacak başladı şirinlik yapmaya. Çok da tatlı bişey ben de fazla uzatmadım.Konuştuk, sohbet ettik, gülüştük, ikinci dişi bugün çıkmış falan onu anlattı, meğer yavruymuş kendileri henüz. E tabi kıyamadım, iyice kanım kaynadı. Karnı acıkmış ne ikram etsek bu yavru fareciğe? Peynir yiyemez çok küçük, yoğurt yapmıştım, ondan verdim kaşık kaşık yedi.İlk kez yiyormuş ama tadını çok sevmiş.Sonra anlaştık, el sıkıştık,hacu gel sen benim annem ol dedi, tamam dedim. Artık benim farem oldu.

20 Mart 2008 Perşembe